12 Yıl Önce 12 Yıl Sonra Değişen Çin


IŞIK DOĞUDAN GELİR

12 Yıl Önce 12 Yıl Sonra Çin / Yazı ve Fotoğraflar: Dr. A. Tayfur Yağcı

13 YIL ÇİNDE ÇOK ŞEY DEĞİŞTİRMİŞ, MODERNİZM BURAYI DA İŞGAL ETMİŞ...

Yüzölçümü değil ama dünyaları epey büyümüş

Çinin simgesi olan bisikletlerin yerini son model otomobiller almış. 2-3 katlı otoyolları, vızır vızır işleyen araç trafiği ve modern binalar... Bisikletlileri ara ki bulasın

Başlarken

Merhaba değerli Yeni Asır okurları, Bundan tam 12 yıl önce Çine Uluslararası "Akupunktur ve Geleneksel Çin Tıbbı Akademisine" üst eğitim için gittiğimde orada haftalar boyu yaşadıklarımı, gördüklerimi, Çindeki sosyal hayatı ve akupunkturu sizlere "Işık Doğadan Gelir" adlı yazı dizisiyle 14 gün boyunca Yeni Asır gazetesi sütunlarından anlatmıştım.

Aradan tam 12 yıl geçti ve ben tekrar Çindeydim. Ama bu kez gittiğim, gezdiğim, gördüğüm Çin farklı bir Çin idi. Beni şaşırtan, acaba farklı bir ülkede miyim dedirten bu yeni Çini sizlerle tekrar paylaşmak istedim. Bu yeni Çini sizlerle birlikte dolaşmak, yaşamak aradaki çarpıcı farkı gözlemek için size de iyi yolculuklar diliyorum.

1995 yılının 30 Nisan akşamı İstanbuldan Singapur Havayollarına ait 350 kişilik iki katlı dev uçakla yola çıktığımda Singapur aktarmalı sadece ve sadece benimle birlikte 5 kişinin Çine, Pekine gideceğini öğrendim. Yani Türkiyeden Çine, Pekine, Singapur aktarmalı giden 5 yolcu vardı ve yolculuğum 18 saat sürmüştü.

Bu kez 2007 yılının ılık bir ekim gecesi Türk Hava Yollarının İstanbuldan dev 380 kişilik ve 9 saatlik direkt Çin-Pekin uçuşu ise tam dolu idi ve bu seferler her gün yapılıyordu. Yolcular arasında turistler, Çinliler, yabancılar (yolculuk arkadaşım Ukranyalı genç bir işkadını idi) ve çok sayıda Türk işadamı vardı. Yani dünyanın ticaret ve cazibe merkezi Çine akın vardı akın. 1995 yılının güzel güneşli 1 Mayıs gününde Pekin Havaalanına indiğimde tipik bir komünist ülke havaalanı ile karşılaşmıştım. Eski, kalabalık olmayan bir havalanı, asık suratlı, şüpheci pasaport polisi ve çok az sayıda yolcu.

ÇOK ŞEY DEĞİŞMİŞ!

Arkadaşım Dr. Li Hui, akademiye ait bir arabayla beni karşılayıp geniş ama tek tük aracın olduğu boş bir otobandan Pekin şehir merkezine varmıştık.

Ve ben ilk defa gördüğüm Pekine vardığımızda kendimi; binlerce bisikletlinin arasında geleneksel Çin evleri, yapıları, çarşıları içinde günlerce fotoğraf makinanın deklanşörüne basıp yüzlerce kare fotoğraf çekecek kadar bambaşka bir dünyada bulmuş, şaşırmış, şoka girmiş ve kaybolmuştum. Bu Uzakdoğu devinin yaşamına, geleneksel özelliklerine, insanlarına, yemeklerine alışmak haftalarımı almıştı. Ve beni şaşırtan, başka dünyalara götüren bu koca şehri çok sevmiş, sokaklarında diğer tüm yabancı doktorlar, öğrenciler gibi bisikletimle bu eski ama Uzakdoğunun özelliklerini, geleneklerini taşıyan şehrin sokaklarını bir bir dolaşmış ve bu şehri solumuş, yaşamış ve sevmiştim.

DEV HAVAALANI

Bu kez 2007 yılının yine güneşli bir ekim gününde Çindeydim ama şaşkınlığım daha havaalanına iner inmez başlamıştı. Dev ve modern bir havaalanı, inen ve kalkan çok sayıda uçak ve karınca sürüsü gibi hareket eden binlerce insan, uzayan pasaport kontrol kuyrukları. Havaalanından şehir merkezine ulaştığımız otoban ve çevresi son derece modern binalarla çevrilmiş ve yüzlerce son model araba trafiği, şehir merkezine gelince geniş yollar, alt ve üst geçitler çok katlı yüzlerce apartman ve çok yavaş ilerleyen yoğun bir araç trafiği.

12 yıl önce yollarda akan binlerce bisikletlinin yerini son model arabalar almış. Kaldığım otel Olimpiyat Köyünün yakınında olunca yeni Pekinle ilgili şok ve şaşkınlığım anlatılamazdı.

2-3 katlı otoyolları, vızır vızır işleyen lüks araba trafiği, bisikletli ise ara ki bulasın.

İnanın ilk gelişimde, ilk günlerde yüzlerce kare fotoğraf çekmiştim, şimdi ise ilk 2 gün hiç fotoğraf çekmedim, çekemedim. İçimden gelmedi. Çünkü benim sevdiğim, beğendiğim eski dostum Pekin, bu Pekin değildi. Şimdi yüzlerce, binlerce 20 kat ve üzeri bloklar ve gökdelenler şehri olmuş. Değişmeyen ne mi var? Tienanmen Meydanı, Yasak Şehir, Parlamento Binası, karşısındaki Ulusal Müze, Yazlık Saray, Budist tapınaklar v.s. gibi geleneksel ve tarihi yapılar ve inşaatların henüz yok edemediği yoksul insanların yaşadığı Hutong denilen evler.

Dr. Tayfun Yağcı Kimdir

Manisanın Alaşehir ilçesinde doğdu. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunudur. 1992-93 yıllarında İzmir Eşrefpaşa Hastanesinde 4 Çinli Akupunktur uzmanı ile birlikte çalıştı. Türkiye Akupunktur Derneğinin 1 yıl eğitim seminerine katıldı ve Eğitim Sertifikası aldı.

Akupunktur Üst Eğitimi için 1995 yılında Çin Halk Cumhuriyetine gitti. Çinde Pekinde Uluslarası Akupunktur ve Geleneksel Çin Tıbbı Akademisine bağlı hastanelerde çalıştı. İzmirin kardeş şehri Tiaujinde Geleneksel Çin Tıbbı ve Akupunktur Üniversitesi 1000 (bin) yataklı Eğitim Hastanesinde çalıştı. Buradaki başarılı çalışmalarından dolayı ilk defa bir yabancı hekime verilen "Altın Anahtar" ile ödüllendirildi.

Mezoterapi ve medikal Estetik Tıbbi Tedavisi eğitimini 1996da Fransada Pariste tamamladı. Türkiyede bu eğitimi alan ilk 5 hekimden biridir. Ve İzmirde yıllardır tek hekim olarak çalışmıştır. Ulusal ve Uluslararası kongrelerde yayınlanmış çok sayıda bildirisi vardır.

Türkiye Akupunktur Derneği, Akademik Akupunktur Derneği, Tamamlayıcı Tıp Derneği, Anti-Aging Eğitim ve Araştırma Derneği üyesi, Klasik Homeopati Derneği kurucu üyesi, Türkiye Mezoterapi Derneği kurucu üyesi, Medikal Estetik Derneği üyesi, Fransa Mezoterapi Derneği üyesidir. T. C. Sağlık Bakanlığı "Akupunktur Tedavisi Uygulama Yetki Belgesi" ve "Medikal Estetik Uygulama Yetki Belgesi" sahibidir. Halen İzmir, Alsancak semtinde kendi merkezinde çalışmalarına devam etmektedir.

MODERN KONUTLAR

1995 yılında akupunkturüst eğitimi için yaşadığım Pekin ve Tianjin (Çinin 3üncü büyük şehri, İzmirin kardeş şehri) tam bir şantiye görünümündeydi ve çok katlı binaların inşaatı gece ve gündüz devam ediyordu. Bu kez seyahat rotamda Pekin, Xian, Gulin ve Shangaydan oluşan Ejderha Dörtlüsü vardı ve bu şehirler hala şantiye görünümündeydi. Yine inşaatlar gece-gündüz devam ediyordu ama bu kez bir farkla; yeni yapılan konutlar iş merkezleri vs. Hep daha yüksek, daha büyüğe odaklanmıştı ve dev binalar her yerde doğaya ve çevreye meydan okurcasına yükseliyordu. 12 yıl önce dünyanın en çok çelik ithal eden ülkesi olan Çin, bu birinciliğini hala sürdürüyordu.

Çinli doktor arkadaşlarımın evleri o yıllarda bakla sofa nohut oda tanımına uygun, her tür konfordan, mobilyadan, buzdolabı, çamaşır makinesinden yoksun 40 metrekarelik dünyalarıydı. Yeni yapılan 20-30 katlı gökdelen konutlarda ise daireler, 80-100 metrekarelik her tür konforu olan 3 oda 1 salon şeklinde inşa ediliyordu, yani Çinli dostlarımın dünyası artık büyümüştü. Tıpkı hızla büyüyen Çinin ekonomisinin büyümesi gibi.

GERİ SAYIM SAATİ

1995 yılında Tiananmen Meydanını gezerken, meydanın doğusundaki ulusal müzenin duvarlarına asılmış dev geri sayım saati, Hong Kongun İngiltere ile aralarındaki anlaşma uyarınca Çine devredileceği 1 Temmuz 1997 yılını yıl, ay, gün, saat, dakika olarak gösteriyordu ve önünde fotoğraf çektirmiştim.

Yıl 2007 ve ben yine Tiananmen Meydanındayım ve bu kez farklı bir olayı gösteren aynı binanın duvarlarında yine dev bir geri sayım saati bu kez 2008 Pekin Olimpiyatlarının başlayacağı günü yıl, ay, gün, saat ve dakika olarak gösteriyordu ve bu fotoğrafımı 12 yıl sonra aynı yerde çektirdim.

BEBEKLERİN ALTI HALA AÇIK

12 yıl önce mini mini bebeklerin pantolon ve külotlarının ağ kısmının açık olmasını hayretle izlemiştim. Bu, tuvaletlerini kolayca yapabilmeleri için ve de çocuk bezi parasından tasarruf etmek amacıyla yapılmıştı ve hemen hemen her çocuğun kıyafetinin ağ kısmı açıktı. 2007 yılında da böylesine bebekler hala vardı ama artık sayıları çok çok azalmıştı. Büyük şehirlerde artan ekonomik refah bebeklerin ağ kısmını kapattırmıştı çünkü artık çocuk bezi kullanacak kadar zengindiler.