Batı Karadeniz’de bir İzmirli: AMASRA


‘Çeşmi Cihan; Dünyanın Gözbebeği’ olarak adlandırılan Amasra deniz kenarında küçük bir şehir... Kadınları, kızları modern, şık kıyafetleri kendine olan güvenleri ve güzellikleri ile İzmir’i hatırlattı bana

Yıllardır fotoğraflarını görüp beğendiğim gitmek, görmek, yaşamak, keşfetmek istediğim şehirlerimizden biri idi Amasra. Yurtdışı seyahatlerinde onlarca ülke, yüzlerce şehir, kasaba, köy görmeme rağmen maalesef kendi ülkemin şehir, kasaba ve köylerini içimden geldiği gibi gezip göremedim. Amasra'ya giderken yüksek bir tepenin yol kenarındaki düzlüğünde tezgah kurmuş köylülerin kendi yetiştirdikleri, doğal, kurtların yediği ama insanların yemediği meyva ve sebzeleri, bitki çaylarını ki benim de aldığım ıhlamurun unuttuğum mis kokusu ve lezzetini anlatamam, balını, reçelini, cevizini, elmasını, armudunu, üzümünü vs. satan tonton teyze, amca ve genç kızların küçük pazar yerinden muhteşem görüntüsü ile Amasra bizi bekliyordu. Tepeden görüntüsü kadar, şehre ulaştığımızdaki görüntülerde hepimizi olumlu etkiledi. 

Dünyanin Gözbebeği

3000 yıllık tarihi, Amasra Kalesi, surları, fotoğraflarda hep gördüğümüz tarihi köprüsü ile Fatih Sultan Mehmet tarafından 1460'da Cenova'lılardan alınan Çeşmi Cihan; Dünya'nın Gözbebeği olarak adlandırılan Amasra deniz kenarında küçük bir şehir. Merkezde korunmuş tarihi yapıları, yamaçlarda sanki bir İtalyan kasabasındaymışsınız izlenimini veren evleri, arnavut kaldırımlı sokakları, yerel el sanatları ve hediyelik eşyalar satan küçük esnaf dükkanları, deniz kenarına dizilmiş balıkçı restoranları ve İzmirlilere benzeyen insanları ile benim çok hoşuma giden bir şehir oldu Amasra. Kadınları, kızları modern, şık kıyafetleri kendine olan güvenleri ve güzellikleri ile İzmir'i hatırlattı bana. Konuştuğum esnaf kadınlar, erkekler Amasra'nın hiçbir bölgeden göç almadığını burada herkesin birbirini, tanıyıp, sevip, saygılı olduğunu ve huzurlarını kaçıracak hiçbir yabancıyı burada barındırtmadıklarını anlattılar bana. Aklıma Ege Bölgesi'nin bir zamanlar, göç almamış, huzuru ve homojenliği bozulmamış köyleri, kasabaları geldi aklıma şimdi öyle değiliz ama. 

Karabük 

Türkiye Cumhuriyeti'nin en önemli şehirlerinden birisidir. Çünkü Kurtuluş Savaşı'ndan çıkmış, bırakın fabrikayı, iğne, jilet gibi basit şeyleri bile üretemeyen ülkemizin ilk demir çelik fabrikasının kurulduğu ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kalkınmasında lokomotif görevini üstlenen bir şehirdir Karabük. Karabük il merkezi olmasına rağmen son yıllarda Safranbolu ilçesi tarihi evleri sebebiyle ismini daha ön plana çıkarmıştır. Fakat Safranbolu sanki Karabük'ün bir mahallesi imiş gibi birbirlerine çok yakın bir konumdadır. Karabük'te dikkatimi çeken, gece rengarenk ışıklandırılmış modern binaları ile geniş bir alana yayılan 2007 yılında kurulmuş bir devlet üniversitesi olan Karabük Üniversitesi oldu. Bünyesinde 14 fakülte, 7 meslek yüksek okulu, 4 yüksek okul ve 4 enstitü ve öğrencileri ile Karabük'e dinamizm kazandıran bir kurum olmuş. 

Yeme-İçme 

Hani yediğin, içtiğin senin olsun sen gördüklerini anlat derler ya ben ikisini de yapacağım. Şöhretinden dolayı, arkadaşlarımla birlikte ile bir akşam yemeğimizi Kadıoğlu Şehzade Sofrası'nda yedik. Restoranın bir numarası kuyu kebabı, hepsi de çok gezmiş gurme olan arkadaşlarım ve benim tarafımdan, iyi pişmiş, ağızda eriyip gitmesine rağmen çok az yağlı olduğu için lezzetini yetersiz bulduk. Safranbolu Bükmesi denilen, kuşbaşı et, soğan, ıspanak, maydanozdan yapılmış kapalı pidesi çok lezzetli idi. Tarhana çorbası tam puan verdiğimiz bir lezzette idi, salata özenle hazırlanmış, sunumu çok güzeldi. Yöresel tatlı zerde damak tadımıza çok uygun değildi, ev baklavasını ise en düşük puanı verdik, yediğim en kötü ev baklavasıydı. Yine övgü ile bahsedilen, Safranbolu İmren Konakları'nın restoranının 3 çeşit mantısı hepimiz tarafından sınıfta bırakıldı. Amasra'da deniz kıyısında yediğimiz balıklar lezzetli idi ama İzmir'imizin balık restoranlarının lezzetleri kadar değildi. Böylece; sevgili arkadaşımız Hande Arslanalp'ın organizyonunda, rehberimiz İsa Soytürk'ün güzel önderliğinde bir gezimizi daha sizlerle paylaşmış oldum .Yine yeni seyahatlerimde birlikte olmak umuduyla, sağlıkla kalın, hoşçakalın.