Bel Fıtığı


Bel Ağrısının Yaşamdaki Yeri Ve Önemi

Gelişen teknoloji ve buna bağlı hareketsiz yaşam tarzları boyun, sırt ve bel adalelerinde zayıflamaya yol açmakta ve bununla beraber karın kaslarının gevşekliği, alınan fazla kilolar ve fiziksel zorlamalar sonucunda bel ağrısı şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Günlük yaşamımızı olumsuz yönde etkileyen, fiziksel ve psikolojik performansımızı düşüren, önemli sağlık sorunlarından biri olan bel ağrısı, geçmişte olduğu gibi günümüz modern toplumunda da varlığını hissettirmektedir. Zamanında tedavi edilmeyen bel ağrılarının belli bir süreç içinde önemli bir sağlık problemi olan sürekli ağrı şekline dönüşmesi kaçınılmazdır.

Eğer ani gelişen bel ağrılarının üzerinde durulmazsa ve bel sağlığına yeterince dikkat edilmezse, bel ağrısı sürekli yani kronik hale gelebilir.

Bel ağrısında önemli olan

·         İlk akut atağı engellemek ve hızla tedavi etmek

·         Kronikleşmeyi ve bunu izleyen sakatlığı engellemek

·         Ağrıyı başlatan ve kronikleştiren faktörleri tanımak ve önlem almaktır.

Bel Ağrılarında Risk Faktörleri

·         Meslekle ilgili olanlar; devamlı uzun yol giden şöförler, yanlış biçimde ağırlık kaldıran işçiler, çiftçiler,temizlikçiler,boya-badanacılar,uzun süre oturarak çalışanlar (terziler,masa başında çalışanlar,tamirciler)

·         Sportif aktivitelerle uğraşanlar

·         Kişisel risk faktörleri; sigara içme,hareketsiz yaşam, solunum-dolaşım kondisyon eksikliği,gebelik,şişmanlık, karın ve bel kaslarının zayıf olması, vücut mekaniği ve duruşu bozuk olanlar

·         Psikolojik faktörler; işini sevmeyenler,ruhsal ve duygusal gerginlik yaşayanlar

Bu kişilerde bel ağrısının kronikleşmesi ve tedaviye cevapsızlığı daha sık görülmektedir.

Bel Ağrısından Korunmak İçin Ne Yapmak Gerekir?

·         Düzgün ve dengeli durmak

·         Düzgün ve dengeli oturmak

·         Ağırlıkları doğru ve dengeli kaldırmak

·         Düzgün yatma pozisyonu

·         Yatma ve kalkma prensiplerini doğru uygulamak

·         Bel ve karın kaslarını güçlü tutmak

·         Kilo almamak

·         Solunum, dolaşım kondisyonunu korumak ve arttırmak

·         Beli zorlayacak sportif faaliyet, vurma, çarpma, düşme gibi zorlamalardan kaçınmak

·         Uzun süreli oturma, öne eğilmeyi gerektiren mesleki faaliyetlerde saatte bir ara verip, bütün omurgayı çalıştırmak

·         Düzenli beslenme, dinlenme, egzersizlerle bedensel ve ruhsal dengeli bir yaşam sürmek

gerekmektedir.

Bel Ağrısı Ortaya Çıktığında Ne Yapılmalıdır?

Nedeni ne olursa olsun,günlük modern yaşam şeklimiz aynı zamanda tanı ve tedavi yöntemlerinin de gelişmesine imkan sağlamaktadır. Böyle bir durumla karşılaşıldığında yapılacak şey, vakit kaybetmeden konunun uzmanı doktorlara başvurmak olmalıdır. Bel ağrısı bir şikayettir. Hastalık teşhisi değildir. Bu nedenle öncelikle bel ağrısının nedeni bulunmalı ve buna göre bir tedavi programı çizilmelidir. Bel ağrısı çoğunlukla mekanik nedenlere bağlı olmakla beraber diğer organlardan (böbrek,prostat,aort damarı,yumurtalıklar,vs..)kaynaklanabildiği gibi,infeksiyon (mikrobik hastalıklar;tüberküloz,brusella..),iltihabi (ankilozan spondolit,Reiter sendromu,Psoriasis,iltihabi bağırsak hastalığı,..gibi), tümoral (kemik kanseri,başka yerden kemiğe yayılan kanser..gibi) nedenlerden kaynaklanabilir.

Bu nedenle bel ağrısında en önemli nokta hastalığın nereden kaynaklandığını bulmak ve ona göre bir tedavi programı çizmektir.Bu da hareket sistemini ortopedik,nörolojik ve romatizmal yönden en iyi değerlendirecek hekimin işidir.

Bel Ağrılarının Tedavileri

·         İstirahat

·         İlaçlar

·         Fizik tedavi

·         Bel korsesi

·         Bel egzersizleri,yüzme,yüzme egzersizleri

·         Bel eğitimi,bel okulu

·         Belde yapılan lokal enjeksiyonlar

·         Manüplasyonlar

·         Akupunktur

·         Cerrahi tedavi

Bel Ağrısı Tedavisinde Akupunktur Yöntemi

Akupunktur,bir refleks tedavi metodudur. Vücutta ve kulakta bulunan ilç etkisi yaratan yeri ve özelliği belli nokta ve alanlar, altın-gümüş-çelik iğnelerle veya lazer ışınlarıyla uyarılarak, vücudun doğasında bulunan ilaçlar salgılatılır. Tedavi edilen bölge ve çevresi dokularda kanlanmanın fazlalaşması sebebiyle de tamir süreçleri hızlanır.

böbreküstü bezlerinden kortizon salgılatılarak ödemi çözer ve belde fıtıklaşan diskin,sinire yaptığı baskıyı azaltır.Kas tonusunu düzenleyici etkisi ile stabilizasyonu sağlar, duruşu düzeltir, koruyucu etki yapar.FTR, manüplasyon gibi metodlarla kombine edildiğinde tedavietkisi kuvvetlenir.

Bel Fıtığı Nedir?

"Fıtık" , nasıl oluşur? Önce bu sorunun yanıtını verelim:

Diskler, omurların arasını dolduran, adeta bir "amortisör" görevini gören yastıkçıklardır. İçeriklerinde yapısal destek elemanları ( kollagen lifler, su, proteoglikan v.s.) bulunur. Yaşın ilerlemesiyle, travma ve fiziksel zorlamalarla bu yastıkçıklarda arkaya doğru çeşitli yönlerde taşmalar olur. Bu taşmalar belirli sınırları geçerse çevrelerinde bulunan sinir köklerine baskı yaparak o sinirin uzantıları boyunca yayılan ağrı, his kaybı gibi bulgulara yol açarlar. Reflekslerde zayıflama ve kayıp da olabilir. Bu problemler boyun kaynaklı ise enseye, sırta ve kollara yayılan ağrılar ya da his azalması, bel kaynaklı ise genelde siyatik ağrısı diye adlandırılan, uyluğa, dize, bacak ve topuğa, ayak parmaklarına yayılan ağrı ve his kayıpları oluşur. Ağrı, genelde devamlı olmakla beraber hapşırma, gülme, nefes alma, ayakta sabit durma ve uzun süre oturma ile artar, yatak istirahati ile azalır. Akupunkturun, bu tip - yani "Hareket Sistemi" ile ilgili hastalıklarda, sadece ağrıyı gidermeğe yönelik semptomatik bir tedavi şekli olarak düşünülmemesi gerekir.Yapılan işlem; ağrıyı oluşturan sebebi tedavi etmektir. Konu bel ve boyun fıtığı ise ve hasta iyi seçilmişse ilaç tedavisi ve cerrahi yöntem kullanmaksızın, sadece akupunktur tedavisi ile kalıcı şifa sağlanabilir.

Şimdi bunun nasıl olabildiğini açıklayalım:

İnsan vücudu, bir çok biyokimyasal maddeyi üreten bir ilaç fabrikasına benzetilebilir. Ağızdan vücuda giren besinleri (hammaddeler) bir çok işlemden geçirerek çoğaltır, depo eder ve gerektiğinde salgılar. İşte vücutta bulunan bu ilaçlar akupunktur yöntemi ile vücudun ihtiyaç duyduğu kadar ve yan etki içermeden vücuda salgılatılır. Bununla birlikte ağızdan alınan yapay ilaçlarda, vücuda gerekli olan dozu ayarlamak kolay değildir. Ayrıca bu ilaçların yan etkileri bazen vücudun farklı organ ve sistemlerine zarar verebilir. Örneğin; hastanın bel ağrısını geçirelim derken ilaçlar neticesinde -hiç istemediğimiz halde- midesine zarar verebiliriz. Kısaca vücuttaki o hassas dengeyi bozabiliriz.Akupunktur ise tam tersine dengeleri kurar. Bel ve boyun fıtığında klasik tıptaki yaklaşımlar şunlardır:

·         Cerrahi girişim

·         Koruyucu tedavi (İlaç tedavisi ile Fizik tedavi ve Rehabilitasyon)

Şimdi akupunktur bel ve boyun fıtığı tedavisinde üçüncü bir yöntem olarak tüm dünyada saygın bir yer edinmiştir.

Bel fıtığı tedavisinde akupunkturun mekanizmasının işleyişi

·         Vücut ve kulak akupunkturu veya sadece kulak akupunkturu ile vücuttaki depo kortizon çıkışı sayesinde fıtık bölgesindeki ödemi çözer. Baskıyı rahatlattığı için de ağrıyı büyük ölçüde azaltır.

·         İlk seansta önce ağrı giderici etki kendini gösterir, hastanın ağrısı azalır. Sonraki seanslarda da artık tedavi edici etki kendini gösterir ve fıtık anatomik olarak gerilemeye başlar. Bu safhada biokimyasal-biofiziksel süreç işletilir. Omurga çevresi (paravertebral) kaslar kuvvetlenir, duruş (postür) düzelir. Bölgesel olarak kan dolaşımı artar ve tamir mekanizması işlemeye başlar. Diski oluşturan yapılardaki dejenerasyon (bozulma) durur ve bu yapısal elemanlar yenilenmeye başlar.

·         Vücudun "Bağışıklık Sistemi" güçlenir.Bu etki daha çok allerjik hastalıkların tedavisinde açık bir şekilde gözükür. (Allerjik astım, bronşit, sinüzit v.s.) Bu şekilde paravertebral kasların kuvvetlenmesi sonucunda öncelikle hastanın duruşu düzelir. Yana eğik ve ya kambur duran hasta dikleşir. Bu kasların kuvvetlenmesi aynı zamanda fıtık materyalinin geriye dönmesine de yardımcı olur. Hastaya verilen bazı germe egzersizleri de bu safha da çok önemlidir.

Şunu özellikle belirtmek gerekir ki; akupunktur tedavisi sürecinde hasta normal yaşamına devam edebilir. Kesin yatak istirahatine ihtiyaç göstermez. Böylece iş gücü kaybı önlenir.

Ayrıca akupunktur tedavisi, ilaç tedavisindeki yan etkileri ve cerrahi tedavilerdeki riskleri içermez. Hasta eğer akupunkturla iyileşebilecek aşamayı geçmiş, geri dönüşsüz bir sürece girmişse elbette ki cerrahi tedaviye başvurulacaktır.