Büyülü Fas Avrupalı Zenginlerin Gözdesi Fes


SARMAŞIK

Avrupalı ve Faslı zenginlerin gözdesi Fes

Ülkenin eski başkenti Fes, Marakeşten sonra daha modern görünümde villaları, çok katlı binaları, araç sayısının çokluğu ve kalabalığı ile dikkati çekiyor.

DR. TAYFUR YAĞCI

Marakeş maceramızdan sonra 11 saat süren Beni Mellalde öğle yemeği için mola verdik. Daha sonra ise Azrou, İfrane ve İmmouzeri görerek Fes şehrine ulaştık.

Atlas dağlarının yükseklerinde kurulu İfrane, Fas ve Avrupalı zenginlerin çok güzel villalarının olduğu, yazın yayla, kışın kar keyfinin yaşadığı bir şehir. İlk defa burada evlerin dikey çatılı ve kiremitle kapalı olduğunu gördük.

Çünkü Fasın gezdiğimiz her şehir, köy ve kasabasında düz çatılı mimari tarzı tipikti. Nüfusun yarıdan çoğu küçük kasaba ve köylerde yaşıyor. Yaşadıkları evleri ise palmiye ağacının liflerinden ve balçıktan inşa ediyorlar. Buna da KASBAH deniliyor.

Ülkenin eski başkenti Fes, Marakeşten sonra daha modern görünümde villaları, çok katlı binaları, araç sayısının çokluğu ve kalabalığı ile dikkatimizi çekti.

FASTA BAYRAM

Fasta Ramazan Bayramını 2 defa kutladık. Çünkü orada bayramın 1. günü bizden bir gün sonra idi. Buna aya bakarak karar veriyolar. Bayram tatilini 2 gün olarak kutluyor. Biz Türkiyedeki gibi kendi gurubumuzla bayramlaştıktan bir gün sonra rehberlerimiz ve Faslılar ile bayramı tekrar yaşadık. Bayram namazını kılmak için gittiğim camiide yerler hasır üstüne naylon örtü ile kaplıydı ve saf tutulan her sıranın önünde ayakkabıları koymak için sıra boyunca boş bırakılan alan vardı. Anlaşılan sokakta hırsızlığın çok olduğu bu ülkede camide namaz kılanlar ayakkabılarını gözlerinin önünden ayırmıyorlardı. Ben de öyle yaptım. Zaten burada erkekler, ayakkabıdan çok sivri uçlu arkası basılmış terlik giyiyor. Bayram namazındaki herkes, kapşonu olan, bol, boydan entari gibi geleneksel giysilerini giymişti. Bayram namazı 2 rekat idi ama bizden farklı kılıyorlardı. İmamın namaz öncesi vaazı ise sert, yüksek sesli ve sanki insanları azarlar gibiydi. Caminin kutsal havasından maalesef çok uzaktı.

Dikkatimi çeken diğer bir özellik de tüm şehirlerde ezan bizdeki gibi makamlı okunmuyordu, sanki konuşur gibi camiyi ve namaza çağrı yapılır gibi okunuyordu. Haydi namaza, haydi namaza der gibi... Bayram namazından ve bayramlaşmadan sonraki rotamız Meknes ve başkent Rabatı gezdikten sonra ünlü Casablanca şehri idi.

CASABLANCA

Atlas Okyanusu kenarında kurulu başkent Rabat ve Casablanca, Fasın şehircilik ve yaşam bakımından daha modern yüzüydü. Yıllarca Fransa ve İspanya egemenliği ve etkisinde yaşayan Fasın bu ülkelerle ilişkileri onu diğer Afrika ve Arap ülkelerinden ayıran özelliği olmuş. Fransızca, ülkede çocuğundan, büyüğüne, kadınından, erkeğine hemen herkesin konuştuğu bir dil. Rabat ve Casablancada dikkatimizi çeken, bizdeki gibi gecekonduların olmayışı idi. Modern kentlerin yolları geniş, düzenli ve etrafı ağaçlarla çevrili binalar ise modern yapılardan oluşuyor.

Casablancanın sahil bandında çok güzel yeşillikler ve hurma ağaçları içinde villalar kentin farklılığı ve zanginliğini vurguluyordu. Afrika kıtasının en büyük camiisi olan Hassam II Camiinde kapalı alanda 20 bin, açık alanında 80 bin kişi olmak üzere aynı anda yüzbin kişi namaz kılabiliyordu. Fakat bir Fransız mimara çizdirilen camii mimari açıdan bize sanki bir katedral gibi geldi.

CAFE CASABLANCA

Humprey Bugard - İngrid Bergmanın birlikte oynadığı ünlü Casablanca filmi Amerikadaki stüdyolarda çevrilmesine rağmen Fasın bu şehrini dünyaya tanıtan bir film olmuştu. Bu filmdeki Cafe Casablancanın tüm mobilya ve aksesuarları daha sonra Fasın Casablanca şehrine taşınarak şehre gelenlerin ziyaretine açılmış. Bugün bu Cafe Casablanca, Hyatt Regency otelinin giriş katında filmdeki orjinal haliyle konuklarını ağırlamakta.