Gökyüzünün Yarısı Kadınların


IŞIK DOĞUDAN GELİR

12 Yıl Önce 12 Yıl Sonra Çin -2- / Yazı ve Fotoğraflar: Dr. A. Tayfur Yağcı

OKULLARDA ÖĞRETMENLER, ÇOCUKLARA İLK OLARAK EŞİTLİĞİ ÖĞRETİYOR...

"Gökyüzünün yarısı kadınların" 1949 kültür devriminden sonra, sosyalist-materyalist öğretim, çocukluktan itibaren kadın-erkek eşitliğini beyinlere işlemiş. Evde ve işte, yaşamı tüm sorumluluk ve getirileriyle paylaşıyorlar.

Çinli kadın her alanda erkekle eşit haklara sahip. Onu otobüste şoför, lokantada garson, hastanede doktor, fabrikada mühendis, turistik turda tercüman, sokakta çöpçü, üniversitede profesör olarak görmek mümkün. Sırtını erkeğine dayamadan, ayakları üzerinde durabilen özgür bir kadın.

Dünyadaki her kadın gibi Çinli kadınlar da estetik ve güzellikle çok ilgili. 1995 yılındaki gözlemim Çinli kadınlar rengarenk, cıvıl cıvıl renklerde giyiniyorlardı. Etek, kısa şort, pantolon, boydan elbiseler, boyu diz üstünde veya ayak bileğinde kalmış çoraplarıyla biraz sıradan, özensiz olsa da şık giyiniyorlardı.

Fakat 2007 yıllarının Çinli kız ve kadınların bazıları vardı ki sanki moda dergilerinden fırlamışçasına kaliteli, lüks ve güzel görünümdeydiler. Özellikle gençler, Avrupa ve Amerikalı hemcinslerine özenircesine kıyafetler içindeydiler.

BEYAZ TEN SEVİYORLAR

Çinli kadınlar için güzelliğin bir göstergesi de beyaz tenli olmaktır. Onun içindir ki güneşli havalarda şemsiye ile dolaşıyor ve de yüzlerine beyazlatıcı kremler sürüyorlar. En çok çekik gözlerinden ve burunlarından şikayetçiler. Tenleri ileri yaşlarda bile düzgün, pürüzsüz ve gergin.

1949 kültür devriminden sonra, sosyalist-materyalist öğretim, çocukluktan itibaren kadın-erkek eşitliğini beyinlere işlemiş.

İlkokulda öğretmenler daha ilk yıllarda çocuklara "Gökyüzünün yarısı kadınlara diğer yarısı ise erkeklere ait" diye belletiyorlar eşitliği.

Çinliler, karşı cinsi hep yanında, hep beraber görüyor. Evde ve işte, yaşamı tüm sorumluluk ve getirileriyle paylaşıyorlar.

EŞİTLİĞİN EKSİLERİ

Fakat kadın-erkek eşitliğini böylesine yaşayan Çinli kadında eşitlik, bir eksiklik yaratmış, cinsel çekicilik... Aralarında çok çok güzelleri olmasına rağmen çekicilikleri ve zerafetleri noksan.

12 yıl önce yabancı doktor arkadaşlarım, Avustralyalı Thomas, Alman Eric, Kolombiyalı Juan Diaz, Fransız Pascal ve Benden oluşan uluslararası jürinin ortak görüşü bu şekildeydi!!!

12 yıl sonra ise düşüncelerimde bir değişiklik olmadı. Evet fizik olarak ince, zarif bedenleriyle çok hoştular ama Türk kız ve kadınlarındaki çekicilik ve zerafet onlarda yoktu.

TIANANMEN MEYDANI

Burası dünyanın en büyük meydanı. 44 hektarlık bir alanı kaplıyor ve yaklaşık bir buçuk milyon insanı alabilecek büyüklükte. Meydanın adı Tian (Cennet), An (Huzur), Men (Kapı) anlamına gelen "Huzurlu Cennetin Kapısı" olarak biliniyor.

Dikdörtgen şeklindeki bu meydanın kuzey kenarı Yasak Şehire, güneyinde Maonun mozelesine bakıyor. Batısında devletin yönetildiği parlamento binası, doğusunda ise ulusal müze binası var. Malum hepimiz bu meydanı 1989 yılında özgürlük isteyen öğrencilerin üzerine tanklarla yürüdüğü o günlerden hatırlıyoruz. Bizim orada olduğumuz gün Çin Komünist Partisinin kongresi vardı. Tiananmen Meydanı tamamen askerler tarafından ziyarete kapatılmıştı ancak yasak şehir ve ulusal müze önündeki yollarda yürüyebiliyordunuz. O gün hemen yasak şehrin önünde bildiri dağıtan 8-10 kişilik bir grup anında yakalanıp yerlerde sürünerek götürüldü ve bizim fotoğraf çekmemize bile izin verilmedi; ortalık sivil polis ve asker kaynıyordu.

O akşam Çin Komünist Partisinin kongresiyle ilgili haberlerde hiçbir kanalda bu olaydan hiç bahsedilmedi. Aklıma hemen bizim yayın organlarımız geldi, her olayı defalarca ayrıntısıyla gösteren.

YASAK ŞEHİR (FORBIDDEN CITY) (İMPARATORLUK SARAYI)

Yasak Şehirin Çince karşılığı "Evrenin Merkezindeki Şehir"dir. Merkezdeki ülkenin merkezdeki şehri demek oluyor ki Çin için taşıdığı önemi bir ölçüde ifade ediyor bu şehir.

15inci yüzyılda Pekin, başkent ilan edilip yeni şehrin imarı başlayınca saray için en uygun yerin seçimi dönemin alimlerine bırakılmış. Bilim adamları bugünkü yerin bu dünyanın ekseni, merkezi olduğuu saptamışlar ve sarayın yapım alanı olarak burayı önermişler. Çünkü Çinlilere göre öbür dünyanın göklerin ya da evrenin merkezinde Kutup Yıldızı yer alırken bu dünyanın merkezinde de imparator yani Tanrının oğlu oturmalıdır.

Yılda 7-8 milyon insanın ziyaret ettiği Yasak Şehir, halen dünyadaki en büyük korunmuş antik yapılara sahip kültürel miras olarak biliniyor.

İçinde 800 bina ve 9999 oda barındıran 720 bin metrekarelik alanı kaplayan bu saray müze, 1987 yılında UNESCO tarafından "Dünya Mirası" listesine alınmıştır.

Kıpkırmızı duvarlar ve sapsarı çatılar... Yasak Şehire ilk girdiğimizde dikkati çekecek görüntüler bunlardır. Koyu kırmızı renkli bu kalın ve yüksek duvarlar, sıradan bir Çinli için ulaşılamazlığı temsil eder. Sarayın çevresi 6 metre eninde su kanalları ile çevrilidir. Sarayı dış dünyaya kapatan duvarların yüksekliği 10 metredir. Sarayda 9999 oda vardır. Çünkü 10 bin sayısı sonsuzluğu simgelemekte ve bu dünyaya ait olmadığı düşünülmektedir.

Dolayısıyla bu dünyada sahip olunabilecek en yüksek rakam 9999dur ve o da Tanrının Oğluna yani imparatora aittir.

Saraydaki ejderha motifleri İmparatoru, zümrüdüanka motifleri ise İmparatoriçeyi temsil eder.

Ejderha, ejderha, ejderha... Çinde her yerde ejderha sembolleriyle karşılaşırsınız, sebebi de Çin kültüründe ejderha gücün simgesi olarak kabul edilmektedir.

Klasik Çin resimlerinde ejderhalar incilerle oynarken gösterilmiştir. Çünkü inanışa göre ejderhalara sahip oldukları gücü veren ve onların göklere yükselmesini sağlayan şey incidir. İnci, Çinden alınabilecek en iyi hediyedir yakınlarınıza ama uygun yerden alırsanız eğer. Aksi takdirde büyük alışveriş merkezlerinde Türkiyeden daha pahalıya da almanız mümkün. Ve özetleyecek olursak Çin, dünyanın merkezindeki ülkedir ve başkent Pekin de bu ülkenin merkezindeki şehirdir. Pekinin merkezindeki Tiananmen Meydanında da ülke yönetiminin merkezi olan parlamento binası bulunmaktadır.

Bir dünya devi ve gücü olma yolundaki Çinlileri anlamak çok zordur. Ülke ve başkentleriyle ilgili bu görüş ve düşünceleri, sosyalist bir ülke olmalarına rağmen dünyanın en milliyetçi insanları olmaları, bir dünya devi olduklarında en az Amerika kadar tehlikeli olabileceklerinin bir göstergesidir diye düşünüyorum.

ÇİN SEDDİ

Çin ile ilgili her yazıda Çin Seddinden bahsedildiğini okursunuz. Çine gelip de Çin Seddini gezmeyen çok az sayıda insan vardır herhalde.

Pekinden bir saatlik bir yolculukla ikinci kez ziyaret ettiğim Çin Seddine yine Badaling kapısından girdik ve bu kez seddin duvarlarına hem kendi hem de bazı arkadaşlarımın adını yazdım ve bir arkadaşımın da sanal küllerini Çin Seddinden ovalara savurdum. Bir inanışa göre Çin Seddine adını yazan buraya tekrar gelirmiş. Ben 12 yıl önce yazmıştım, tekrar geldim. Darısı adını yazdığım diğer arkadaşlarımın başına.

Çin Seddinin 7300 kilometre olduğu öne sürülüyor. Eklerle birlikte tam uzunluğunun 10 bin kilometreye ulaştığı iddia ediliyor.