La Dolce Vita İtalya Floransa Bienali


Dünyanın 70 ülkesinden davet edilip gelen çeşitli dil, din ve ırktan 850 sanatçı, rengarenk bir defileyi andırır kıyafetleri, takıları, aksesuarları ve de 2500 eser ile Bienal alanını adeta bir şölene dönüştürdü.

La Dolce Vita Tatlı Hayat İTALYA / Dr. A. Tayfur Yağcı

BAŞLARKEN

Bu seyahatimizde İzmirden yabancı ülkelere direkt uçak olmamasının sıkıntısını bir kez daha yaşadık. İzmir-Floransa yolculuğumuz uzun ve yorucu geçti. 3 Aralık akşamı 21.30 da İzmir-İstanbul yolculuğumuz Atlas jet havayolları ile rahat ve keyifli idi hepimizde daha İzmir Havaalanında başlayan tatile çıkmanın tatlı bir sarhoşluğu ve neşesi vardı. İstanbuldan Alitalia Havayolları ile 4 Aralık sabahı 06.15 uçağı ile 2 saatlik bir uçuşla önce Romaya burada 2 saatlik bir bekleyişten sonra 45 dakikalık yolculuktan sonra ancak öğle saatlerinde Floransaya ulaşabildik. Tabii ki havaalanlarında geçen uykusuz saatler hepimizi çok yordu. Roma Havaalanının karınca sürüsü gibi insan kalabalığı bu şehrin ve ülkenin turizm potansiyelinin bir göstergesi idi sanki. Floransadaki ilk saatlerimiz 5 Aralıkta başlayacak bienal için Forteza de Bassodaki sergi alanında resimlerimizi hazırlayıp bize ayrılan standlara asmakla geçti.

Dönüş rotamız Floransa-Paris-İstanbul-İzmir hattında geçen yine yorucu ve uzun bir yolculuk idi. 14 Aralık öğle saatlerinde başlayan yolculuğumuz 15 Aralık sabahı 08.00de İzmir Havaalanında sonlandı. Bu kez Air France Havayolları ile daha kaliteli ve rahat bir yolculuk yaptık, Alitalianın pis, bakımsız uçakları sıradan yiyecek, içecek servisinden sonra Floransa-Paris arası sıra sıra Alp Dağları üzerinde geçen 45 dakika boyunca Alp sıradağlarının muhteşem görüntüsüyle büyülendim. Yeni yağan karla beyaza bürünmüş tepeleri dağların arasına sıkışmış şehirleri, yolları, küçük gölleri ile manzara inanılmaz güzeldi.

FLORANSA

Bugüne kadar seyahat ettiğim 29 ülke içinde bana ikinci defa hangi ülkeye gitmek istersin? diye sorsalar hiç düşünmeden İtalya derim. 12 yıl önce ilk gidişimde Roma, Floransa, Venedik, Napoli, Pisa ve Treviso gördüğüm şehirler idi ve bunların içinde bir tek Floransayı sevmemiştim. Bu şehir o zaman bana çok kalabalık, ürkütücü, sıkıcı ve karanlık gelmişti, halbuki ağustos ayının sıcaklığı ve aydınlığını yaşıyorduk. Dünyanın en büyük müzelerinden biri olan UFFİZİnin önündeki uzun kuyruk ve karanlık bir galeriyi andıran giriş avlusunu anılarımda hep sevimsiz olarak hatırladım.

Benetton ailesinin şehri olarak bilinen Treviso ise sakin, dingin ve yaşanılası bir şehirdi ve ben burada yaşamak istiyorum diye düşünmüş, çok sevmiştim. Yıllar sonra Floransa ile yollarımız yine kesişti hem de Floransa Bienali dolasıyla 11 gün yaşadım bu şehirde ve bu kez ben Floransayı sevdim hem de çok sevdim, aşık oldum bu ortaçağ şehrine. Ama ilk aşkım İzmirin yerine koyamam yine de.

Daracık taş döşeli sokaklarında yürürken aniden karşınıza çıkan geniş meydanları, hiç bozulmadan olduğu gibi korunmuş kırmızı kiremit çatılı binaları, şık cafe, bar, restoranlar, katedral, kilise, müzeleri, sokak pazarları, size modanın en yeni ve iyisini sunan rengarenk mağaza ve dükkanları ve bence dünyanın en iyi giyinen, aksesuarları en güzel kullanan (şal, gözlük, saat, kemer, çanta, fular, şapka vs) zarif, güzel mis gibi parfüm kokan çekici İtalyan kadınları ve de bakımlı yakışıklı erkekleri ve de benim de ressam kimliğimle ilk defa davetli olarak katıldığım sanat şöleni gibi bir Bienali ile Floransa artık anılarımda hep farklı bir yerde olacaktır.

Yıllarca bir doktor olarak çok sayıda ulusal ve uluslararası kongre, konferans, sempozyum, eğitim ve kursa katıldım. Çin Halk Cumhuriyetinde Geleneksel Çin Tıbbı ve Akupunktur Eğitimi, Fransada Pariste Medikal Estetik Eğitimi gördüm. Hepsinde ana konumuz insan ve sağlık idi. Dolasıyla her etkinliğin bir ciddiyeti, disiplini, ağırlığı ve hepimizde hekim olmanın sorumluluğu ağırbaşlılığı var idi.

Yoğun çalışma tempomun ve mesleğimin stresinden uzaklaşmak ruhumu ve bedenimi dinlendirmek için hobi olarak 6 yıldır resim yapmaya başladım ve ilk defa uluslararası bir etkinliğe davet edildim. Ressam kimliğim ile katıldığım bienalin tek doktor resim sanatçısı bendim.

Benim gibi 70 ülkeden 850 davetli sanatçının 2500 eseri ile katıldığı Floransa Bienali dünyanın en prestijli 3 büyük bienalinden birisidir. 1997 yılından beri iki yılda bir İtalyanın ve dünyanın kültür başkenti Floransada düzenlenen Floransa Bienali 5-13 Aralık 2009 tarihinde bu yıl 7. kez gerçekleştirilmiştir.

Floransa Bienali İtalya Cumhurbaşkanlığının yüksek himayesinde ve Kültür Bakanlığı Toskana bölgesi ve Floransa ilinin resmi desteği ile düzenlenmektedir. Birleşmiş Milletler 2001 yılında Floransa Bienalini "Medeniyetler Arası Diyalog" adlı programın resmi partneri olarak kabul etmiştir. 70 ülkeden gelen farklı etnik, dil ve dini gelenekleri olan 850 sanatçı, kendi kültürel değerlerini anlatacakları ortak dili sanat aracılığı ile bulmuştur. Bienale katılım ancak uluslararası bilimsel seçici kurul tarafından sergilenmeye değer bulunan eser ve sanatçılarının bienale davet edilmesi ile mümkündür. Bienale Türkiye 17 sanatçısı ile katılarak adeta bir Türk fırtınası estirdi. Bu sanatçıların 10 tanesi İstanbuldan, 7 tanesi İzmirden ve Su Grubu üyesi olarak katıldı. Su Grubu kurucu başkanı ve kuratör resim sanatçısı Seba Uğurtan ise 20 kişilik Bienal Bilimsel Komite üyeliğine seçilen tek Türk sanatçı oldu.

Floransa Bienalinin açılışı adeta bir Karnaval havasında sanat şöleni gibi oldu. Dünyanın 70 ülkesinden davet edilip gelen çeşitli dil, din ve ırktan 850 sanatçı benim bir hekim olarak kongre ve sempozyumlarda alışık olduğum takım elbise, kravat,döpiyes, ağırbaşlılık gibi kavramlardan uzakta ama bir sanatçı onuru ve gururu havasıyla rengarenk defileyi andırır kıyafetleri, takıları ve aksesuarları ve de Resim, heykel, fotoğraf, video, instalation (yerleştirmeler), applying on paper (kağıt üzerinde uygulamalar) konularında 2500 eseri ile Bienal alanını adeta bir şölene dönüştürdü. Floransa belediye başkanının açılışını yaptığı bienal medyanın yoğun ilgisiyle karşılandı. Floransa şehir bandosunun tarihi kıyafetler içindeki gösteri ekibi bienal alanını davul sesleriyle çınlattı.

T.C DEVLETİNİN VARLIĞI

Bienalde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlığını, ağırlığını hissetmek bizleri çok mutlu etti ve bienale damgasını vurdu. Roma Büyükelçiliği Kültür Ataşesi Aygül Atalayı temsilen gelen Derya Hanım rehberliğimizi yaptı. Türkiye Floransa Fahri Konsolosu Orhan Özer, büyükelçimizi temsilen açılışa katılarak bize güç ve neşe kattı. 17 kişi bir günde fırtına gibi girdiniz ve Türkiyenin tanıtımını en iyi şekilde yaptınız diyerek bizi gururlandırdı ve bienal boyunca gerek Orhan Bey gerekse Aygül Hanım bizi sürekli arayarak ilgilerini eksik etmediler.

Grubumuz Floransa belediye başkanının ilgisini çekmiş ki bizimle tanışmak için davet ettiğinde maalesef biz Romada idik ve davetine gidemedik. Floransa Fahri Konsolosumuz Orhan Bey herbirimizin standını tek tek dolaşarak bizi onurlandırdı. Benim resimlerimin olduğu standa geldiğinde tüm grup arkadaşlarımla birlikte neşemiz ve kahkalarımız tüm davetli ve katılımcıların ilgisini çekti.

Bienalde her sanatçının kendi kişiliğini ve kimliğini yansıtan eserleri vardı ve bunlar gerçek anlamda güzel, etkileyici ve profesyonelce sanat değeri olan kıymetli eserler idi. Her sanatçı kendi içinde ödüllerden birine sahip olmanın beklentisi ve heyecanı ile doluydu. Sanırım bienalin en rahat sanatçılarından birisi bendim. Benim için bir hekim olarak dünyanın en prestijli bienallerinden birisi olan ve dünya çapında değerli sanatçıların davet edilip katıldığı çok kıymetli eserlerin yer aldığı bu bienale mesleğimle ilgili OBEZİTE konulu (Sugar Baby 1,2,3) adını verdiğim 3 eserimle davet edilip katılmak bile gurur verici bir ödül idi.

Ödüller, 1)Resim 2)Heykel 3)Fotoğraf 4)Video 5)İnstalation (yerleştirmeler) 6)Applying on Paper (2 kağıt üzerine uygulamalar) 7)Kariyer 8)Memory olmak üzere 8 dalda verildi. Applying on Paper (kağıt üzerine uygulamalar) konusunda 1.liği İsmail Acar ve 2.liği Mimar Sinan Üniversitesi Geleneksel Sanatlar Bölümü Öğretim Üyesi Münevver Üçerin Türk sanatçılar olarak kazanması hepimizi gururlandırdı, mutlu etti.

GALA YEMEĞİ

12 Aralık akşamı 1500 kişilik sanatçı ve davetli grubunun katıldığı gala yemeği kusursuz ve mükemmeldi. İtalyan sanatçıların aryaları ile renklenen gece, ilginç kıyafetli sanatçılarla adeta aykırı bir moda defilesi gibi idi.

Bienale davet edilen ve katılan sanatçılar.

Peyami Gürel, İsmail Acar, Funda Alkan, Dr. Tayfur Yağcı, Münevver Üçer, Nilgün Ermiş, Ceyda Kiraz, İlknur Öztürk, Afet Yayla, Faden Suzan Kudsioğlu, Ayşem Es, Gülgün Tüzün, İmren Tüzün, Figen Beğen, Nilüfer Moayeri, Nurdan Karasu Gökçe, Nazım Mehmet