Sakız'da Bir Hafasonu


                             Dr. A. Tayfur Yağcı

                             tayfurya@superonline.com

 

   Yazın;yazlık otel,şehir ve ülkelere gidilir kışın ise yazlık otel,şehir ve ülkelere gidilmez kuralını (Uzakdoğu ülkeleri hariç ) arkadaşlarımın ısrarları üzerine bozdum ve yeni yılı Sakız Adası’nda karşılamak üzere Çeşme’den 45 dakikalık bir gemi yolculuğu ile Cuma akşamı,yani yılbaşı gecesinden bir gün önce Sakız Adası’na ulaştık.

  Her ada seyahatimizde olduğu gibi ilk işimiz limanın hemen karşısındaki araba kiralama acentelerinden küçük bir araba kiraladık.Kendinize ait bir araba size hareket esnekliği ve kafanıza göre takılıp adayı gezme rahatlığı getiriyor.Aksi takdirde 24 000 kişinin yaşadığı şehir merkezinde kış dolayısıyla cafe,restoran,dükkan,işyerlerinin çoğunun kapalı olduğunu da göz önüne alacak olursanız sıkıntıdan patlarsınız.Adanın toplam nüfusu 53400.

        YOLCULUK VE GÜMRÜK

  Sakız Adası’na ilk gidişim bundan 8 yıl öncesi,sıcak bir eylül ayında idi.Aklımda kalan gidişte ve dönüşte,adadaki küçücük gümrük binasının dışında yakıcı güneş altında en az bir saat bekleyerek işlemlerimizi tamamlayıp geçişimizi tamamlayabilmiştik.Maalesef fiziki şartlarda değişen hiçbir şey yoktu bu kez soğuk dolayısıyla gümrük binasının bir evin salonu kadar küçücük alanında ayakta bekleyerek “Menemen Bardağı” gibi sıkış-tepiş bekleyerek gemimize binebildik.Keyfine düşkün Yunanlılar Free shopu bile açmamışlardı.Hani ekonomik kriz vardı?

  Çeşme gümrük binası ve limanı ise,Sakız’a 100 kat fark atacak kadar modern,güzel ve konforlu idi ve gümrükte çalışanlar şık ve güleryüzlüydü.Free shopu ise tüm çalışanlarıyla birlikte açık idi.

  Gelelim Çeşme-Sakız arası çalışan gemilere.Bence hepsi de rezalet.Yolcuları balık istifi gibi tahta sandalyelerde yazlık sinemada film seyreder gibi dizmiş taşıyorlar.Olmaz böyle bir şey.

    ADADA YAŞAM

  Her ada seyahatimde dikkatimi çeken özellik ağır çekim bir yaşam biçimidir.Deniz ve denizcilik önemli bir gelir kaynağıdır tıpkı Sakız’da olduğu gibi.Sakızlılar için “Biri kaptan öteki armatör” deyişi sanırım halkının deniz tutkusunu en iyi şekilde anlatıyor.Birde Sakızlılar için “Sakızlılar ikişer ikişer gezer” diye bir söz vardır.Osmanlı işgali döneminde,bir Osmanlı Türk’ü yolda karşılaştığı Rum’u kendini sırtında taşımaya mecbur bırakırmış.Bu yüzden Sakız Adalılar,yolda ikişer ikişer gezerlermiş ve uzaktan bir Türk’ün yaklaştığını gördüklerinde,hemen biri diğerinin sırtına çıkarmış ki,Osmanlı Türk’ünü sırtına alıp taşımak zorunda kalmasın diye.Tabi ki bu yorum adada aslı olmayan sadece bir espri konusu imiş,ada halkının kurnazlığını vurgulamak için anlatılırmış.

  Sakız şehir merkezi kışında etkisiyle sanki terk edilmiş gibiydi.Liman boyunca uzanan Leoforos Aigaiou caddesi,yazın kalabalığından,canlılığından,ışıltısından uzaktı.Dükkanlar kapalı ve sakindi.Akşam yemeği için tercihimizi açık olan birkaç restorandan birisi olan Yannis Çakiris’in “Ta Delfinya”(yunus) restoranından yana kullandık.Deniz ürünleri ağırlıklı,güleryüzlü,hoş bir ortamda Türkçe menüden kalamar,karides,fasulye pilaki,cacık,Yunan salatası(çoban salatası) v.s. gibi bizlere hiç yabancı olmayan yemeklerimizi afiyetle yedik.Tek rahatsız edici durum kapalı mekanda sigara içilmesi idi.Maalesef Yunanistan’da sigara yasağı yok ve restorandaki Türk ağırlıklı müşteriler fosur fosur puro ve sigaralarını içiyorlardı.Ülkemizdeki sigara yasağının ne kadar isabetli bir karar olduğuna bir kez daha şahit olduk ben ve arkadaşlarım.

  Limanı boylu boyunca kateden Leoforos Aigaiou caddesinden içeriye girince,paralelindeki Venizelou caddesi ve ara sokaklarında küçük,şık dükkanlar yılbaşı alışverişi veya gezmeye çıkmış Rum ve sadece Türk’lerden oluşan dingin,sakin,tembel tembel dolaşan müşterilerini ağırlıyordu.

  Sanki Çeşme’de,Kuşadası’nda dolaşıyormuş gibi mandalin,portakal,elma,armut,marul,soğan,patates,karnabahar,domates,salatalık,limon satan rengarenk manavlar,kuru çerez,şeker,lokum,fındık,fıstık satan çerezci dükkanları,nazar boncuğu,incik,boncuk satan hediyelik eşya dükkanları ve fiziksel olarak bizden farklı olmayan görünümleriyle kadın-erkek,genç-yaşlı-çocuk Yunanlılar ve biz turist Türkler dikkat çekici sokaktaki insan manzaralarıydı.

    YILBAŞI GECESİ

  Otelimiz şehir merkezinden biraz uzakta,önünde denizi,plajı,bahçesinde havuzu olan “Grecian Castle Hotel”idi.Temiz,bakımlı ve güzeldi.

  Yılbaşı yemeğimiz,dışarıda Türk ve Yunanlı müşterilerle tıka basa dolu,açık büfe yemekli ama hareket edebilmek için cambazlık yapmanız gereken bir ortamda tam 3 saat Yunan taverna müziği dinleyerek geçti ve taverna müziğinin tek düze ritminin ne kadar sıkıcı olduğunu fark ederek yeni yılı şehir meydanında karşılamak için attık kendimizi,yağan sağanak yağmurda ıssız şehir meydanına.

  Halbuki benim tercihim ve önerim Çeşme Alaçatı’da yemeğimizi yiyip,Alaçatı’nın sokaklarına coşkulu kalabalığına karışıp yeni yılı karşılamaktı.Gözünü seveyim ülkemin Çeşme’sinin,Kuşadası’nın,Bodrum’unun,İzmir’inin,yazı başka,kışı başka güzel.”Sakız Adası’nda yeni yıl vapurlarla karşılanır.”diye duymuştum.Yarım metreden iki metreye kadar uzunlukta savaş veya ticari gemilerin en ince ayrıntısına kadar birebir yapılmış maketleri genç erkek çocukları tarafından yapılıp yılbaşı gecesi şehir meydanında sergilenip,yarışma yapılırmış.Gemi yapan bu gruplara “Atölye” denilirmiş.Yılbaşı gecesi şehir meydanında sergilenip,ödüllendirilen bu gemiler daha sonra şehrin sokaklarında yeni yıl şarkıları eşliğinde dolaştırılırmış.Yılbaşı gecesi sağanak yağış altında ıssız şehir meydanında,sabit,önceden de var olan ışıklı gemi maketi vardı.Gerçek gemi ve onu yapan grubu ertesi gün Sakız sokaklarında gezerken sizler için görüntüledim.