TUNUS - Susse


Tunus'un turizm cenneti Susse

Es- Sahel bölgesinin başkenti Susse, ülkenin üçüncü büyük şehridir. İşlek bir limanı ve endüstri bölgesi olmasına rağmen sahil boyunca uzanan kumsalları ve otelleri ile aynı zamanda turistik bir kent burasıTunus'un orta bölgesinin kıyısına Es- Sahel denir. Bölge güzel plajları, otelleri ve tarihi sit alanları sayesinde turistlerin ilgisini çeken bir bölgedir. Hammamet körfezi kıyısında Susse, Monastır, Hammamet şehirleri ile kıyının yaklaşık 60 km yakınında kutsal Kayrevan kenti ve El- Jem'in görkemli Roma Colosseum'u görülmeye değer yerlerdir. Es- Sahel bölgesinin başkenti olan Susse kenti, ülkenin Tunus ve Sefakis şehirlerinden sonra üçüncü büyük şehridir. Konakladığımız Monastır şehrinden 20 km uzakta olan Susse şehrine bir grup arkadaşımla birlikte belediye otobüsüyle gittik. İşlek bir limanı ve endüstri bölgesi olmasına rağmen sahil boyunca uzanan kumsalları ve otelleri ile aynı zamanda turistik bir kent burası.MİNARESİZ CAMİİKaldığımız Hammamet ve Monastır şehirleri tek veya iki katlı beyaz boyalı evleri ve lüks villalarıyla dingin birer yerleşim yeri iken, Susse şehri çok katlı apartmanları ve araba yoğunluğu ile hemen dikkatimizi çekti. Kentin ana caddesi olan Habib Burgiba Bulvarı, kumsaldan eski şehrin yakınlarındaki Ferhat Haşed meydanına kadar uzanıyor. Bulvar üzerinde dükkanlar, oteller, sinemalar ve insan kalabalığı büyük bir şehirde olduğumuzun görüntüleriydi.Şehrin içindeki kumsallardan denize giriliyordu ve plajlarda daha çok Tunuslular vardı ama, bizim plajlarımızda alışkın olduğumuz bikini, mayo ve şortlu modern kadın, erkek görüntüleri yerine, kıyafetleri ile şemsiye altında oturan, piknik yapan Tunuslu kadınlar ile, neredeyse iç çamaşırı, pantolon veya uzun şort, mayolarla denize giren, koşuşturan çocuklar ve erkekler denizin keyfini çıkarıyordu. Bu görüntüler, Tunusluların denize girdiği tüm sahillerinde hemen hemen aynı idi. Nerede bizim plajlarımızın moda dergilerinden çıkmış gibi bikini, mayo ve şortlu güzel genç kız, kadın ve erkekleri. Eski şehir Medina'nın hemen girişinde 9. yüzyıldan kalma yüksek duvarları ve köşe kuleleriyle dışarıdan bakıldığında daha çok bir kaleyi andıran Büyük Cami görülmeye değer. Fakat bu cami minaresiz bir cami idi, müezzin ezanı yakındaki Ribat'ın kulesinden okuyor. Tunus'ta Ribatlar sınır boylarından gözcülük amacıyla kurulan ileri karakollardır. Ribatlar önceleri askeri amaçlarla kurulurken, daha sonraları tasavvuf ağırlıklı kurumlar haline gelmiş. Aynı zamanda baskınlar sırasında büyük bir köyün halkını dışarıdan yardım almadan birkaç hafta besleyebilecek kale haline dönüşmüş. Tunus'un büyük şehirlerinden birisi olan Susse, insan ve araç kalabalığı ve karmaşıklığı ile Monastır'ın dinginliğini ve sessizliğini özletti bana ve hemen Monastır'a dönmek istedim.Bon yarımadası, Tunus ve Hammamet körfezlerini birbirinden ayıran Akdeniz'e uzanan dil şeklinde bir çıkıntı. Tunus'un en güzel plajlarının olduğu pudra gibi kumlu sahilleri, üzüm bağları, portakal bahçeleri ve meyveliklerin yer aldığı verimli topraklara sahip bir yarımada.Neabul, Bon yarımadasının bölgesel başkentidir ama aynı zamanda Tunus'un seramik ve çini başkenti olarak kendini kabul ettirmiştir. Şehir içinde yer alan yüzlerce işlikte, geniş bir ürün yelpazesinde sırlı-sırsız, çok renkli veya tek renkli, geometrik desenli ya da hat sanatıyla süslenmiş pek çok çeşit seramik ve çinilerin üretildiğini görebilirsiniz. Sokaklarında dolaştığınızda, el sanatlarının yapıldığı ve yaşatıldığı küçük küçük dükkanlarda hasır, taş oymacılığı, altın ve gümüş işçiliği, yerel narenciye ürünleri ve özellikle yasemine dayalı parfüm üretildiğini görmek mümkün. Tunus'ta Yasemin çiçeği ülkenin adeta bir sembolü haline gelmiş. Biliyorsunuz, 'Arap Baharı' diye adlandırılan daha fazla özgürlük, iş, adalet isteyen devrim hareketlerinin başlangıcı Tunus'tur ve adına 'Yasemin Devrimi' denilmektedir ama maalesef ülke hala sancılı bir dönem yaşamaktadır. Kafelerdeki insan kalabalığı işsizliğin boyutunu gözler önüne seriyor.EL- HAWARİYEBon yarımadasının en uç noktasında yer alan El- Hawariye kasabası, deniz kıyısındaki antik Kartaca taş ocakları ve Mayıs ayında düzenlenen 'Şahin Festivali' ile dikkat çeker. Şahincilik burada geleneksel avlanma yöntemlerinden biridir. El- Hawariye yakınlarında yer alan Sidi Davud kasabası, mayıs- temmuz ayları arasında düzenlenen yıllık ton balığı festivali 'Matanza' ile anılır. Balıkçılar göç eden ton balıklarını kıyıya gerilen kocaman ağlarla yakalıyormuş. Burada ince pudra kumlu plajında yol yorgunluğu ve terimizi atarken, restoranında yediğimiz nefis ton balığı bifteğinin tadı damağımızda, Tunus'un renkleri arasında çok güzel anılar olarak kaldı. Hoşçakalın, sağlıkla kalın.