Yunanistan'da Türk Olmak - Atina İzmir


SARMAŞIK

Atinadan İzmire dostluk köprüsü

Bir şehir düşünün ki yolda rastladığınız kadınları, erkekleri, gençleri ve yaşlıları size İzmir’in sokaklarında dolaşıyormuşsunuz hissini versin... Her an birinin size Türkçe seslenmesi mümkün.

YUNANİSTANDA TÜRK OLMAK / DR. A. TAYFUR YAĞCI

Bu güne kadar seyahat ettiğim 30 ülke içerisinde kendimi evimdeymişim gibi hissettiğim tek ülke Yunanistan oldu. Gerek daha önce gittiğim Sakız ve Samos adaları gerekse ilk kez gittiğim Atinada her şey ama her şey ülkeme o kadar çok benziyor ki bu iki ülke insanı nasıl, yıllarca birbirine düşman oldu, diye düşünmeden edemedim. Biz ancak ve ancak dost olabiliriz. Yüzlerce yıl iç içe yaşadığımız, göç aldığım göç verdiğimiz iklimi, coğrafyası, sokaktaki insan manzaraları ile birbirine çok benzeyen bu komşu ülke insanları ile bizi birbirimize düşman eden ve bunu çıkarları için kullanan politikacılar, İngiltere, ABD, Fransa, Almanya gibi ülkeler utansın yaptıklarından.

KOPMAYAN BİR BAĞ

Bir şehir düşünün ki sokaktaki kızları, kadınları, erkekleri, gençleri, yaşlıları sanki İzmirin sokaklarında dolaşıyormuşsunuz hissini versin size. Sokakta, metroda, trende, lokantada arkadaşlarımla konuşurken dost bir sesin Türkçe seslenerek yardımcı olmak için elini uzatsın size, tıpkı Heybeliadadan göç etmiş İstanbul beyefendisi, Antakyadan 30 yıl önce göç etmiş ve hala ağabeyleri Türkiyede yaşayan Piredeki balık lokantasının şefi, trendeki İzmirden göç etmiş güleryüzlü madam gibi. Tanıştığımız, konuştuğumuz Türk olduğumuzu öğrenen herkesin gözünde dostluk, kardeşlik parıltıları ve yardımseverlik vardı.

KOKU AYNI KOKU

Sokaklarında tavuk, et döner, kebap, şiş kebap kokuları, kestane, mısır, salep satıcıları, keman, darbuka, çalgıları olan lokantalarında musakka, cacık, pilav, çoban salata (Yunan salata), dolma, fasülye pilaki, köfte, kalamar yemekleri, pamuk helva, horoz şeker, baklavası, lokumuyla, kıymalı, ıspanaklı, peynirli börekleriyle tespih, tavlası ve nargilesiyle bir ülkede nasıl olur da yabancı hissedersiniz kendinizi.

Atina, 1458 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından alınarak Osmanlı sınırları içine katılmış. 1829 yılında imzalanan Edirne anlaşması ile Yunan bağımsızlığının tanınması üzerine Yunanistana bırakılmıştı, Atinada 1832den beri devletin başkentidir.

371 yıl Osmanlı egemenliğinde yaşayan, Anadoludan göç alan, göç veren bir ülke ve insanları ile neden bu kadar benzediğimizi şimdi daha iyi anlamışsınızdır sanırım.

BİR YEMEK ÖNERİSİ

Eğer sizler de bizim gibi dolaşmaktan yorulduysanız, bir çay, kahve ve tatlı molası vermek isterseniz Plakada Ermou Caddesinin ara sokağı Evangeliztriasda, Lu cafe, Centrale, Steya veya Converce gibi şık cafelerde çay, kahve molası verip Centrumda dondurmalı "Sokolazopita" veya "Sokolatina" tatlılarını zevkle yiyebilirsiniz. "Yok bu yetmez akşama şık bir restoranda gerçek Yunan yemeklerinden tatmak isterim" diyorsanız, sade fakat şık Mermigkas and Tzitzikas Restoranda nefis Yunan yemeklerini tadabilirsiniz. Biz tesadüf eseri yer bulabildik ve bizden 10 dakika önce Türk büyükelçimiz oradaymış ve her cumartesi yemeğe gelirmiş bu restorana.

Eğer ülkemin kebapları ile lezzetini karşılaştırmak istiyorum diye düşünenlerdenseniz, Monastirakideki kebapçılar sokağı tam size göre, boydan boya, döner ve kebap restoranları, kaldırımlara atılmış masalar iştahla yenilen döner ve kebaplar yollara sarkan doluluk ve zor yürünen daracık yollar. Ben deniz kenarında oturup balık ve deniz ürünlerini yiyip uzo rakımı içerim arkadaş diyorsanız alın size Antakyalı şef Toninin çalıştığı dört kardeşler (4 Brothers) restoran Pire Mirolimanda, deniz kenarında yan yana dizilmiş şık balık restoranlarından birisi tercih sizin. Afiyet olsun.

Atinanın merkezinde dikkati çekecek derecede görkemli güzel bir semte rastlamadık nerede yaşar bu şehrin varlıklı insanları diye düşünürken Pire, Trocaderodan, Asklipio Voulasa kadar sahil boyunca yaptığımız Tramvay-Tren yolculuğu boyunca çok güzel yeşillikler içinde, yaşanılmaya değer Kalamaki, Kentro, İstioploias, Paleo Dewarhio, Platio Vaso Katraki, Aglio Metaxa, Platio Espiridon gibi semtlerden geçtik. Çok şık cafe, bar ve restoranlarda pazar gününün keyfini çıkaran İzmirin kızlarını aratmayacak kadar güzel, şık ve çekici Yunan kızlarını ve erkeklerini son model arabalar içinde gördük. Kim demiş Yunan kızları bıyıklı oluyor diye alakası yok. Trenimiz son durağı Asklipio Voulas idi. Daha ilerisine gidemedik ama anlatılanlara göre Atinanın süper zenginlerinin yaşadığı Rezidansların olduğu bir bölge imiş Vouliakmeni semti.

VARLIKLI İNSANLAR

Söyler misiniz bana İzmirimizin yerleşim bakımında örnek olacak yeşillikler içinde en çok 1-3-5 katlı binalarının olduğu bir bölgemiz var mı? Hala hata üstüne hatalar yapılıyor. 15-25 katlı binalarda hapsolmayı marifet sayıyor İzmirin insanları, güya rezidanslarda yaşıyorlar. Oysa gelenek göreneklerinden, komşuluk ilişkilerinden uzakta. Mavişehir çok katlı binaları ile kaybedilmiş bir bölgeydi zaten, şimdi de Alsancak, Balçova, Güzelbahçe, Narlıdereyi ve de Urlayı kaybediyoruz beton yığını çok katılı binalarla.

Oğlak burcu erkeğinin en belirgin özelliklerinden birisi 40 yaşına kadar, yarın düşüncesi ve endişesiyle yaşayıp çalışır. Kırkına geldikten sonrada eyvah ben ne yaptım yıllar geçip gidiyor deyip hayatını yaşar. Benim için de öyle oldu, yıllarca gece gündüz yoğun çalışıp kırkına kadar sadece 5 ülkeye giden ben bu yaştan sonra 25 ülke gezdim ama yine de çalışmayı ihmal etmeden fakat kendime biraz daha zaman ayırarak "Hayat bir gündür o da bu gündür, çalış ve yaşamayı bil" ilkesini benimseyerek... 1995 yılından bu yana kongre, seminer, sempozyum, kurs, eğitim ve gezi amacıyla yaptığım yurtdışı seyahatlerimde gezip görüp, yaşadıklarımı ve yolculuk anılarımı Yeni Asır Gazetesinde yazı dizisi şeklinde yazıp sizlerle paylaşıyorum. Allah sağlık verdiği sürece, umarım sizlerle yeni gezilerde değişik ülkelerde anılarımla birlikte olmaya devam edeceğiz. Sağlıkla kalın.

ATİNA VE İZMİR

Atina şehir merkezinde üç tepe yükseliyor. Bunlardan birinde ünlü Akropol var Akropolun bulunduğu tepeden 360 derece düz bir alana kurulmuş Atina şehrini izlemek mümkün. Beyazlara boyanmış, yüksek binaları olmayan genelde 2-4 katlı fakat yeşili de olmayan bir şehir Atina tıpkı İzmir gibi. Fakat Atina sokaklarında dolaşırken koyu yeşil yaprakları, turuncu renkli meyveleri ile turunç ağaçları şehrin özelliği olmuş sanki. Keşke İzmirin sokakları da kente kimlik kazandıracak, yeşil bir doku yaratacak rengarenk çiçek açan veya meyve veren ağaçlarla donatılsa, taş yığını olmaktan kurtulsa. Binin Bostanlı veya Karşıyaka vapuruna ve bu şehrimizi denizden seyredin. Kibrit kutusu gibi yükselen binalar arasında yeşil rengi ara ki bulabilesin.